İnanmak başarmakmış!
Dublin seyahatim biraz farklı başladı. Sanki biraz da bir yönümü anlatan bir hikaye oldu Sevgili Okur.
(Sakın nasıl diye sorma!) Bir şekilde İrlanda’nın Schengen bölgesinde olduğuna inanmışım. O kadar emindim ki önüme çıkan sinyallerin hiçbirinden kıllanmadım bile. Havaalanındayken gittim doğruca Schengen uçaklarının olduğu kapıya. Biniş kartımdaki barkodu okuttuğumda yanlış yerde olduğum uyarısını aldım. “Schiphol’de inşaat var, ondan zağar.” dedim ve üst katta Schengen bölgesi dışına uçan uçakların kalktığı kapıya gittim. Bu yüzden de pasaportumun damgalanmasını yadırgamadım. Uçağımın olduğu kapı İngiltere’ye giden uçakların olduğu yerdeydi (çok ilginç). Hostes pasaportuma bakarken bir yandan beni business class’a aldıkları için yeni biniş kartı basmaya çalışıyor bir yandan pasaportumda hararetle İrlanda vizesi arıyordu. İnancım o kadar güçlü ki kadına gayet normal bir tonda çalışma iznim olduğu için Schengen bölgesinde vizeye ihtiyacım olmadığını ve neden pasaportumda vize aradığını sordum. Bu soğukkanlılık ve inançla hostes ikna olmuş olacak ki geçmeme izin verdi. Aslında bu da ikinci sinyaldi. Business class’da mutlu mutlu yolculuk ettikten sonra Dublin’e vardık. Pasaport kontrolünü görünce “Acaba mı?” diye internetten dur bakayım demeden sıra bana geldi. Paşa paşa görevli memureye pasaportumu verirken “İrlanda Schengen bölgesinde değil mi?” diye sordum rahatça. Korku ya da heyecan hiç yoktu. Bu da aymam için üçüncü sinyaldi. Çekirge üçüncü kez zıplayabilecek miydi acaba? Meraklıydım. Hiç bu duruma gelmemiştim ve vizesiz bir ülkenin sınırında ne yaparlardı hiç fikrim yoktu. Amerika’da ya da Almanya’da aynı duruma düşsem yusuf yusuf olurdum her halde. İrlandalı görevli polis memuresi bana bir dahaki sefere İrlanda’ya girişte vize almam şartıyla pasaportuma bir uyarı mühürü basarak İrlanda’ya giriş izni verdi. Biletimin ve pasaportumun fotokopisini çekmek için de çok kibarca izin istedi. Misafirpervelik buydu işte! Altı üstü bir kaç gün kalacak bir turisttim. Ne gerek vardı işleri zorlaştırmaya? Daha sonra konuştuğum göçmen bir taksici de İrlandalıların yardımsever ve arkadaş canlısı olduklarını kendi dile getirdi. Halbuki burnu havadaki İngilizler’e bu kadar yakın ama karakter olarak zıt bir millet. Hoşuma gitti. Bu yüzden İngiltere Nişantaşı ise İrlanda benim için Karaköy oldu :) Daha sonra Game of Thrones çekimlerinin yapıldığı Dark Hedges’i görmek için Kuzey İrlanda’ya da hali hazırda vizesiz İrlanda’da olduğumdan kaçak girmiş oldum. Bu da ayrı keyifliydi, yüzümdeki gülümseme bitmediğinden yanaklarımın acıdı o derece. Bu değişik girişten sonra Dublin gezim havanın da güzel olmasıyla epey keyifli geçti. Evlerin kapıları, Trinity College’ın kütüphanesi (Jedi Library), pub kültürü, çiçeklenmiş kiraz ağaçları, doğası aklımda kalanlardan. Kötü de olmadı :)
Güçlü bir inanışla ve bir an bile bir yanlışlık olma ihtimalini düşünmeden vize falan demeden girebildim İrlanda’ya. Peki bir şeye bu kadar güçlü inanmak ne kadar doğru? Neden önüme çıkan sinyallere ihtimal bile vermedim? Bu kadar güçlü bir inanç beni yanlış yerlere sürükler mi(ydi)? Bu soruları hala düşünüyorum. Belki babamın baskısından kurtulup tek başıma geldiğim bu noktada kişiliğimin ve bu inancımın payı büyük. Baskın bir kültürde yalnız yaşamak ve çalışmak sanırım böyle durmazsam olmazdı. Ama bazen de çok mu zorluyorum? Bir yerde vazgeçmeli miyim? Sen ne dersin Sevgili Okur?
Bonus: Dublin gezimden sonra The New York Times’da “Gerçekler neden fikrimizi değiştirmez?” başlıklı makaleye denk geldim iyi mi?
Diğer fotoğraflar için instagram’dan #visneindublin ve #visneineireland etiketlerine bakabilirsin.
Vişne Kiraz
Nisan 2017
(Amsterdam, Mayıs 2017)
9 Responses to “İnanmak başarmakmış!”
Durma. Devam et. Omur dedigin nedir ki…Önemli olan mutluluk..
Tamamdır :) Teşekkür ederim!
Korkulardan sıyrılıp inanabilmek ümidiyle. Güzel paylaşım için teşekkürler
Mesut Bey, ben teşekkür ederim :)
Gitmek istediğim ama yalnız girmekten çekindiğim bir yer İrlanda. Cesaret verdiniz teşekkür ederim takip edeceğim..
Hic cekinmeyin, arkadas canlisi bir ulke :) Iyi gezmeler simdiden!
Bir daha gidecek olursanız haber verin katılayım :)
2002 yılında ballybay,monaghan’da kaldım…serbest irlanda’da..gönüllü olarak otizm hastalarının olduğu merkezde(rob farm campjill community)..bende UK vizem olmadan belfasta araç ile geçip domestic lines(belfast-london) kullanarak londraya geçtim..inişte pasaport kontrolü bile olmadı.)
Degisik guzel bir duygu. Irlanda’ya vize mi ile girmistiniz?