Vişne Kiraz

Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum

Baştan belirteyim: kesenin ağzını açmayacaksan bu yazıyı okuma Sevgili Okur! Böyle bir giriş yapmak istemezdim ama gerçekleri baştan söyleyeyim de seni boşuna heveslendirmeyeyim. Bugüne kadar en masraflı geçen seyahatlerimden biri oldu. Ben de öyle çok zengin olduğumdan değil Galapagos Adaları‘nı doğası bozulmadan dünya gözüyle görmek istediğimden saçtım bütün paramı bu gezimde. Vahşi doğayı kendi ortamında görmek isteyince fiyatlar aşırı uçuyor. Bunu Kilimanjaro tırmanışı sonrası çıktığımız safaride de deneyimlemiştim. Pahalılık gerçeğini kabullendikten sonra her şeyi unutup doğanın tadını çıkartmak harikaydı. Özellikle hayvanlarla milli park ya da hayvanat bahçesi olmadan kendi doğal ortamlarında anlar paylaşmak kelimelerle anlatılmayacak kadar eşsiz bir duygu.

Sümüğünü sevsinler

Havaalanından Puerto Ayora’ya doğru

Darwin Adaları olarak da bilinen adalar anakaradan 1000km uzakta. Her şeyden bu kadar uzak olunca ister istemez bölgeye has türleri doğal olarak sadece burada görmek mümkün. Uçak ile adanın üzerine ilk yaklaşmaya başladığımızda bu çölde nerede bu kadar tür diye düşündüm. Galapagos’un bence en çarpıcı yanı barındırdığı bu tezatlıkta. Volkanik adanın kuraklığında bir çok tür yaşamakta. Ben Galapagos Adaları’nı ziyaretim boyunca Santa Cruz Adası‘nda kaldım. Adalar arası mesafe fazla ve masraflı olduğu için Santa Cruz’a gelip San Cristóbal‘den dönmek mantıklı bir tercih olur. Santa Cruz’da bulunan Baltra Havalimanı 2. Dünya Savaşı sırasında Amerikalılar tarafından kullanılmaktaymış. Bu havalimanı da aslında Santa Cruz’un hemen dibinde bir adada. Ekolojik dengeyi korumak için böyle bir yer seçilmiş. Bugüne kadar gördüğüm en minimal ve doğa dostu havalimanı burasıydı. Adanın ekolojik dengesinin bozulmaması için hem Ekvador’dan uçağa binmeden önce hem de Galapagos’a inince valizler kontrol edilmekte. Galapagos’ta eğitimli bir kurt köpeği bütün valizleri koklayarak gerçekleştirdi bu kontrolü. Ben hala sert plastik valizimi nasıl kokladı ve kontrol etti anlamış değilim.

Ohmmmmm!

Santa Cruz adasında havaalanından Puerto Ayora’ya doğru gidince 3 farklı iklim bölgesinden geçiyormuşuz. Çöl, tropik ve yarı tropik. Özel bir araç tuttuğumuzdan havaalanından şehre giderken Los Gemelos‘da manzarayı izlemek için durduk. Los Gemelos volkanik bir olay sonucu değil çökme yüzünden oluşmuş 2 büyük krater aslında. Adanın en yüksek bölgesinde olduğu için iklim ve bitki örtüsü oldukça tropik. Bu duraktan sonra lava tünellerinin ve dev kaplumbağaların olduğu Reserva El Chato‘ya geçtik. Rehberimizin dediğine göre buradaki kaplumbağalar 2. Dünya Savaşı’nı görmüşler. Ben kaplumbğaların gözlerini Game of Thrones‘da ölülerin gözlerine örtülen gözlere benzettim. Buradan ayrılmadan ölmüş kaplumbağa kabuklarının içine girerek fotoğraf çekilmek olmazsa olmaz turistik hareketlerden.

Dev tosbağalar ve gözler

Otellerimize geçip soluklandıktan sonra uzuuun bir yürüyüş sonrası Tortuga Bay‘e vardık. Yol boyunca sıralanan kaktüsler o kadar devasa bir hal almış ki gövdeleri çam ağacı gövdesine dönüşmüş. Yani ağrısız sızısız kaktüse sarılmak mümkün şu hayatta! Tortuga Bay rengi ve uzunluğu ile çok güzel bir kumsal. Umulduk umulmadık her yerdeki iguanalara çok güldüm. Bence çok komik bir güneşlenişleri var. Baş yukarı doğru boyun dik. Mağrur güneşlenmek bu olsa gerek :) Bir de grup halinde güneşlenme huyları var. Niyeyse? Tortuga Bay’de su kapmlubağası göremedim, o yüzden adı Iguana Bay olarak değişmeli. Kumsaldaki her karartı bir iguana olabilir.  Tortuga Bay’in sonuna kadar gittikten sonra arka tarafta kalan lagunda yüzmek iyi geldi. Hiç anlam veremediğim ayakta durularak yapılan paddle board kiralayan biri vardı burada. Etrafta bundan başka bir şey olmadığı için su vs. tedbirli yola koyulmak gerek Tortuga Bay’e giderken.

 

Bartolomé Adası

Burası Darwin’in adaları olduğundan Darwincim de arkadaşlarının isimlerini vermiş adalara. Bartolomé de Darwin’in kankalarından biriymiş. Bartolomé Adası yeryüzü şekli olarak oldukça ilginç bir yerdi. Lava patlaması suyun altında olduğu için etraftaki kayaların üzerinde bir sürü minik kabarcıklar deliklere ve su altı bitkileri de kaktüsümsü kara bitkilerine dönüşmüş. Mavi ile kahverenginin ilginç bir kontrastı vardı burada.

Isabela, Pinzón ve ada sakinleri

Galapagos’un bence en güzel yanı canlıların koruma altında olup avlanmamasından ötürü oluşan insandan korkmama tavırları. Çok rahatlar ve her yerdeler. Mesela bir pelikanın yanından geçerken ben nasıl merakla ona baktıysam o da aynı şekilde bana baktı. Foklar her yerde. Sanki onlar adanın asıl sakinleriydi. Puerto Ayora’da limanda bankta uyuyanları bana en ilginç gelen görüntülerden oldu. Rahatı bulmuş, balık avlamaya da gerek yok. Bank da konforlu! Isabela Adası‘nda köprü kapatanları bile vardı. Isabela Adası’nda blue footed bobby, flamingo, su kaplumbağası, pelikan, köpek balığı, yunus, penguenfok balığı, rengarenk balıklar görmek mümkün. Erkek fok balıkları baya vahşi ve çok acayip sesler çıkartmakta. Yanı başıma gelip neşeli yüzen penguenin o coşkusunu o anı ne zaman hatırlasam içimde yaşıyorum.Su kaplumbağalarının nefes almak için kafalarını çıkartmasını gözlemleyip evlerini bulmam ve suyun dibinde dedikodu yaptıkları ana dakikalarca şahit olmam doyamadığım anlardan. Pinzón Adası ise ayak basılmayan bir ada. Oraya giderken gördüğüm kaya oluşumları ve renk geçişleri büyüleyiciydi.

Pinzon’a giderken saklanmış foklar

Galapagos’da dalış

Galapagos’da büyük deniz canlıları ile yüzmeyi iple çekiyordum. O kadar yol gelmişim çekiç başlı köpek balığı (bkz. hammerhead shark) ve beyaz burunlu köpek balığı (bkz. whitetip shark) ile yüzmeden olmaz. Gel gelelim Galapagos’da en üzüldüğüm şeylerden biri dalışın günlük 150 USD olması oldu. Aynı paraya 5-6 kez dalardım Koh Tao’da mis gibi. Hal böyle olunca bir gün dalış yapabildim. Çok şükür tek daldığım günde hem bahsettiğim iki köpek balığı tür ve mobula ile yüzdüğüm için çok şanslıydım. North Seymour‘da daldık. Dalışın başı oldukça sıkıcıydı. Kumlu bir rotada bir müddet ilerlerken bir anda köpek balıkları görünmeye başlayınca oldukça heyecanlandım. Aslında bence köpek balıkları da heyecanlı ve bir o kadar meraklıydı. Keşif bakışma derken zaman nasıl geçti anlamadım bile.

Ah mümkünse dalışı Güney Doğu Asya’da öğren. Hem uygun hem de suyun sıcaklığı, su altı faunasının zenginliği oralarda farklı. Bu arada teknedeki grup da fiyatlar böyle olunca çok kokoştu. Nerede Asya’daki kafa dengi turistler diye hayıflandım. İlla Galapagos’da dalış öğreneyim dersen 600 USD fiyatı. Aynı PADI kursu için Tayland’da 200 USD ödemiştim. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim: fiyat böyle olunca ekipman vs. hiçbir şey taşıtmıyorlar tabii. Herkesin ekipmanını kendileri kurdu. Hiç öyle öğrenmedim ben. Sonuçta benim ekipmanım, benim kontrol etmem gerek. Ama bu da servise dahil. Bu da böyle bir tecrübe oldu.

Notlar:

  • Galapagos Adaları’na giden uçağa binmeden önce Galapagos giriş ücretini ana karadaki havaalanında 20 USD, Galapagos’a varınca da 100 USD olarak iki parça şeklinde ödenmekte. Check-in’e valizi  vermeden önce valizin güvenlik görevlisi tarafından mühürlenmesi ve makbuzu göstermek gerekiyor.
  • Oteller kahvaltı dahil 25-30 USD civarı. Yemek de 7-10 USD arası. Esas pahalı olan şey aktiviteler. Aktiviteler için kişi başı günlük en az 100 USD’yi gözden çıkartmalısınız.
  • Puerto Ayora’da restoranların sıralandığı bir cadde var. Taze deniz ürünlerini oldukça uygun fiyata yemek mümkün. Ben çok sevdim.
  • Skyscanner’da arama yaparken karşıma Tame Airlines çıkmamıştı. Mevcut diğer havayollarından kat kat daha ucuz.
  • Başka bir adada tura katılacaksanız ayrılmadan önce tur şirketinin size renkli bir etiket yapıştırması gerekmekte. Benim başıma talihsiz bir olay geldi bununla ilgili. Tur şirketindeki adam üç kağıtçı çıktı. Adam sabah benimle limanda buluştu ve Isabel’a adasına giden bota bindirdi. Yaklaşık bir saat sonra Isabela Adası’na vardığımda beni karşılayan kimse yoktu. Beni en çok üzen tek seçenek öğleden sonra 3’te dönebiliyor olmak ve o gün başka hiçbir şey yapamayacak olmak oldu en başta. Oradaki başka bir tur görevlisi ile konuşup üzgün halimi de görünce adamcağız sağolsun beni ücretsiz kendi grubuna kattı ve günün tadını çıkartmam konusunda tembih etti. O amcayı ve Arjantinli Natalie ve Mariano’nun empati içerisinde beni kucaklamalarını hiç unutmayacağım. Döndüğümde polise gitmemden korkan tur görevlisi beni limanda karşılayıp bin bir yalan söyledi. Aklında bulunsun derim.

Bundan sonra hep iguanalar gibi güneşlendiğimiz, penguenler gibi neşeli yüzdüğümüz nice güzel seyahatlere ilham olsun bu gezi!

Daha fazla fotoğraf için instagram etiketim #visneingalapagos .

Vişne Kiraz
Ocak 2017
(Amsterdam, Nisan 2017)

8 Responses to “Darwin’in Adaları Galapagos”

  1. Ugur Ataer

    Cok tesekkurler. Harika anlatmissiniz. Yureginize ve kaleminize saglik.

    Cevapla
  2. Onur

    Galapagos’un yerine haritadan şimdi baktım, 0′ ekvator çizgisinde bir adalar gurubu olmasıda ayrı güzel. Oraya giden kaçıncı Türksünüz acaba :)

    Cevapla
  3. Ebru

    Merhaba Vişne! Eline sağlık cok güzel özetlemişsin.. Merak ettiğim nokta kaç gün kaldığın ve sence minimum süre ne olmalı?

    Cevapla
  4. serdar

    Paylaşımınız için teşekkrüler.
    Bir kaç konuda tavsiyenizi rica etsem…
    Biz 6 günlüğüne gitmeyi düşünüyoruz, Konaklama 3 gün Santa Cruz Adası, 2 gün San Cristobal mı olamalıdır.
    Hangi adaları kesinlikle ziyaret etmemiz gerekir. Adaları kendimiz gezmemizi mi tavsiye edersiniz yoksa tur ile mi gezmeliyiz.

    Cevapla
    • visnekiraz

      Tesekkur ederim. Kalacak yeri ilk 2 geceyi vardiginiz ada olaran secin ve gerisine orada karar verin bence. Tursuz gezmek zor :( Butcenize gore kalma sureniz etkilenebilir. Benim kanaatim denizin ici cok daha ilgi cekici.

      Cevapla

Yorum bırakın

Basic HTML is allowed. Your email address will not be published.

Subscribe to this comment feed via RSS