Vişne Kiraz

Düşlerimin peşi sıra kendimi yollara vurdum

Ağustos ayında İsviçre Alpleri’nde geçirdiğim yamaç paraşütü kazasından sonra ilk macera durağım oldu İzlanda (kazanın detaylarını bir ara anlatırım sizlere). Doğası harika bu güzel ülkeyi ne zamandır görmek istiyordum, kısmet kazayı ucuz atlatmayı ve hemen hemen sağlığıma yeniden kavuşmayı kutlamadaymış :)

Seljalandsfoss

Blue Lagoon (Varış)

Havaalanına indikten hemen sonra soluğu Blue Lagoon‘da aldım. Araştırmalarım sonucu Blue Lagoon’a uğramanın havaalanından dönerken ya da havaalanına giderken uygun olduğunu öğrendim. Blue Lagoon, Keflavík Havaalanı‘na çok yakın. Reykjavík‘de kalıyorsanız sırf buraya gelmek için 1 saatlik yol katetmenize gerek yok, e bir de bunun dönüşü var tabii. Bu bilgi çok isabetli oldu. Uçaktan inmemle kendimi Blue Lagoon’un sıcak sularına bırakmam yaklaşık yarım saat sürdü :) Ayrıca Blue Lagoon için fazladan zaman ayırmama gerek kalmadı.

İzlanda Kuzey Amerika ve Avrasya fay hatlarının tam üstünde yer aldığı için tektonik hareketlerin fazlaca yaşandığı aktif bir bölge. Bunun nimetlerinden biri de kaplıcalar ve jeotermal santraller. Gezerken yerden yükselen dumanların buhar olduğuna alışmak biraz zaman alıyor. Aslında bu sıcak suların keyfi nehir yatağına karışan doğal bir yerde çıkardı ama keşif için araba ve biraz daha fazla zaman gerekiyordu. Tek başıma olduğum ve araba ayarlamadığım için İzlanda keşif gezimde (bir daha gitmeli, belki beyaz gecelerde kiralık araba ile gezip kamp yaparak) Blue Lagoon ile yetindim diyelim.

Türkiye’deki bir çok kaplıca kapalı ortamda hizmet verdiği için kükürt kokusu bir yerden sonra insanı yorabiliyor. Blue Lagoon’un açık havada olması, temiz hava ve güneşle birleşince harika bir atmosfer oluşturmuş. Bir yandan sıcaktan bunalmıyorsunuz, bir yandan da kemikleriniz (hele benim gibi kaza sonrası çatlamış omurunuz varsa) bayram ediyor. Aşağıdaki videoda mayışmaktan nasıl cümleleri toparlayamadığımı izleyebilirsiniz. Küçükken anne ve babamın kardeşimle beni zorla götürdüğü kaplıca konseptini şimdi seviyor olmam sanırım yaşlanma belirtisi :)

Tesis temizlik ve servis konusunda çok başarılı. Fiyat tarifesine ve sunulan hizmetlere buradan erişebilrisiniz. Blue Lagoon’dayken ücretsiz kil istasyonlarına uğrayıp yüzünüze maske yapmayı (nasıl sonuç vereceğini kimse asla tahmin edemez ;) ) ve havuzun yanındaki bardan soğuk bir şeyler içmeyi sakın ihmal etmeyin.

Golden Circle (1. gün)

İzlanda gezimi planlarken yaşadığım en büyük sıkıntılar yer adlarını kolayca çıkaramamak ve turların nereleri kapsadığını anlayamamak oldu. Hangi turda nereler var? O turla bu turun farkı ne? Kesişiyorlar mı? İzlanda alfabesindeki harfin Latin alfabesindeki karşılı nedir? Bu nedenle katıldığım turlarda nereleri ziyaret ettiğimi tek tek not aldım, size de faydalı olur umarım. Haritamda Google Maps’ten bulabildiğim kadar yerlerini  de işaretledim. Görünen o ki 4 günde adanın sadece güney batı kısmını gezebilmişim.

Golden Circle‘ın en temel turlardan biri olduğunu gördüm plan yaparken. İzlanda’nın en büyük jeotermal santrali Hellisheiði‘i ziyaret ederek başladık gezimize. 30 km yol kateten 88-92°C suyun sadece 2°C kayıpla evlere ulaşması böyle soğuk bir ülkede oldukça etkileyici. Sıcak su ayrıca yer altına döşenen sistemlerle kaldırımlardaki ve yollardaki karın ve buzun temizlenmesi için kullanılmakta. Kar küremekle uğraşmıyor İzlandalılar :)

Kerið Krateri küçük ama oldukça güzel bir krater. Yukarıdan etrafını dolaştıktan sonra aşağıya gölün kenarına indim. Bu kadar sadelikte bir doğa parçasının beni ne kadar etkilediğine şahit oldum. Aşağısı sessiz ve gölün kenarında bir bank var. Bir müddet oturup manzaraya bakmak iyi geldi.

Faxi Şelalesi (Vatnsleysufoss), Gullfoss‘un devamında yer alan küçük sevimli bir şelale. İzlanda’da jeotermal enerji yaygın olduğu için şelaleler hidroelektrik santraller için kullanılmamakta. Bu nedenle şelaleri her daim doğal akışında görebilmek mümkün. İzlandaca’da yer adları genelde yeryüzü şeklinin adını da içinde barındırmakta. Bu ipucundan sonra biraz önce yazdığım iki şelale adından “foss” kelimesinin şelale olduğunu çıkarmak kolay. Aynı şekilde meşhur Eyjafjallajökull’deki jökull – buzul, başkent Reykjavík gibi bir çok şehir isminde geçen vík – koy demek. Bu bilgi, Vikinglerin adının “koydan gelen” olduğunu öğrenmek ya da plan yaparken gitmek istediğiniz yerin isminden ne tür bir yer göreceğinizi anlamak açısından faydalı olabilir.

Gullfoss‘un bire bir çevirisi Altın Şelale imiş. Bu turun adındaki altın kelimesinin bu şelaleden geldiği söylenmekte. Gullfoss, büyüklüğü ve gücüyle heybetli bir şelale. Brezilya – Arjantin sınırındaki Iguazu ve Kanada – Amerika sınırındaki Niagara şelalelerinden sonra gördüğüm büyük şelalerden biri oldu Altın Şelale. Yukarıdan ve vadiden yürüyerek yakınından görebilmek mümkün.

Gullfoss

Golden Circle’ın en ilginç durağı Hvítá Nehri üzerindeki Strokkur Jeotermal Bölgesi. Ne zaman patlayacağını kestiremediğim bir bombayı andıran Geysir‘ı izlemek, bölgede yürürken her yerden film setindeymişim gibi yükselen buharları görmek, “Aman suya dokunmayın!” ikaz tabelalarına tanık olmak benim için ilkti. Patagonia‘da ilk kez gördüğüm buzullar gibi bundan sonra her gördüğüm “geyser” için referans noktam olacak İzlanda.

Þingvellir (Thingvellir) Millî Parkı turumuzun son noktasıydı. Berrak ve soğuk nehirlerin geçtiği, su şişemi direkt nehirden doldurabildiğim, kocaman alabalıkların korkusuzca yüzdüğü, Avrasya’dan Kuzey Amerika’ya yürüyebildiğim bir parktı burası. Bir daha İzlanda’ya gelirsem daha çok zaman geçirmek istediğim yerlerden biri kesinlikle bu park. Belki de kamp yaparım burada, belli mi olur? :)

Þingvellir (Thingvellir) Millî Parkı

Golden Circle Rotası – 1.  Hellisheiði Jeotermal Santrali  2. Kerið (Kerid, Kerith) Krateri  3. Faxi (Vatnsleysufoss) Şelalesi  4. Strokkur ve Geysir  5. Gullfoss  6. Þingvellir (Thingvellir) Millî Parkı

(Bu tura Sterna Travel ile katıldım. Turun küçük gruplar halinde olması ve rehberin kendi hayatından yöre ile ilgili örnekler vermesi iyiydi, fakat rehberin bilgisinin kısıtlı olması ve zamanı çok iyi yönetememesi biraz sıkıntılıydı.)

Aurora Borealis rüyası

Aurora Borealis – İzlanda

Bu rüya öyle gerçekleşmesi kolay bir rüya değil. Şartların oluşması kadar sizin sabrınıza da çok bağlı. Bütün gününüzü İzlanda’nın doğasını keşifle geçirdikten sonra odanıza gelip, yemek yiyip duş alıp gecenin köründe yine yollara düşmek ve soğukta bir mucizenin gerçekleşmesini ve buna şahit olmayı beklemek hayatımızda olmasını istediğimiz her güzel şey gibi tabii ki emek istiyor. Hele bir de göremeden döndüğünüzde hayal kırıklığı ile o gece geç yatmak ertesi günkü planlarınız için erken kalkmanızı zorlaştırmakta. Azmederseniz kuzey ışıklarını görene kadar yaşanacak bir döngü bu.

İlk akşam Blue Lagoon’dan döndükten sonra çıktığım turda kuzey ışıklarını göremedim. Gece 1.30’da odama geldim, sabah 7.30’da Golden Circle turuna katılmak üzere hemen yattım. Ertesi gece yani 2. gece odamda hazırlanırken zorlandım biraz. “Umarım bu akşam görürüm!” diye dua ettim. Çünkü kısıtlı bir zaman diliminde bu mucizeyi görmeye bu kadar yakınken evime dönene kadar bunu deneyeceğimi ve her seferinde iyice zorlaşacağının farkındaydım. Çok şükür 2. gece çıktığımda dolunaya rağmen kuzey ışıklarını Aurora Borealis‘i bir diğer deyişle Northern Lights‘ı görme şansına sahip oldum. Gökyüzünde dans eden yeşil ışıkların altında hayal kurmak güzeldi. Başta tam anlayamasam da gözlerim alıştıkça artık nerede dans ettiklerini yakalayabilmeye başladım. Gecenin köründe o soğuğu hiç hissetmedim. Yeni bir şey keşfedince/görünce duyduğum mutluluk/heyecan beni sıcak tutuyordu. İnsanın hayallerinin gerçek olması ne güzel :) Odama gelip başımı yastığıma koyduğumda yüzümde hala kocaman bir tebessüm vardı.

O gece karşıma çıkan kuzey ışıkları – İzlanda

Benim gibi Amsterdam’da expat olarak yaşayan The Kitchen Crashers‘ın bloguna denk geldiğimde kuzey ışıklarını görmüş bu şanslı çiftin İzlanda’ya ekim ayının ikinci haftası gitmiş olduğunu öğrenmem benim de İzlanda tatilimi aynı zamana denk getirmemde etkili oldu. Kuzey ışıklarını görmek için gökyüzünde aktivite olması kadar gökyüzünün bulutsuz olması da çok önemli. Gecelerin uzamaya başladığı ağustos ayının sonundan marta kadar kuzey ışıkları gerekli koşullar oluşursa görülebilmekte. Eylül ve ekim aylarının şanslı olduğu söylenmekte.

Batı İzlanda kıyıları: Snæfellsnes (2. gün)

Snæfellsnes Yarımadası minik kasabalardan ve değişik kaya formlarının yer aldığı muhteşem kıyılardan oluşmakta genel olarak. Yaz mevsimi bittiği için puffin göremedim ama suda zıplaya zıplaya karaya doğru çılgınca yüzen bir fok balığını izledim Ytri Tunga kıyısında. Arnarstapi‘de yöresel bir lokantada mola verdik. İzlandalı bir teyzenin işlettiği bu lokantada içtiğim kuzu etli çorba kjötsúpa, İzlanda’da kaldığım süre zarfında içtiğim en lezzetli kjötsúpa idi.

Lóndrangar Kıyıları‘nda volkanik kayaların her biri adeta bir heykeli andırıyordu. Djúpalónssandur Sahili büyüklüğü, gri siyah tonları ve sessizliğiyle güney kıyılarındaki Dyrhólaey Sahili kadar olmasa da başka bir gezegende hissettirdi kendimi. Zaten İzlanda’nın dünyaya hiç de ait olmayan bir havası var. Bu sahilde karaya oturmuş bir gemi enkazı mevcut. Biraz ilerisinde de eskiden birinin balıkçı olup olmayacağını sınadıkları ağır taşlar var. Eğer kişi 54 kilo olan taşı kaldıramazsa balıkçı olamazmış.

Günün sonuna doğru yarımadanın kuzeyindeki Kirkjufell Dağı‘na şöyle uzaktan bir baktık. Bu dağın lava katmalarından oluşan ilginç bir yapısı ve şekli var. Bu yarımadanın en karakteristik yeryüzü şekli olabilir karizmatik duruşuyla.

Kirkjufell Dağı – İzlanda

Son olarak The Secret Life of Walter Mitty (2013) filminde Grönland’da geçen helikopter sahnesinin çekildiği kasaba Stykkishólmur‘da (Himalayalar kısmı da İzlanda’da çekilmiş) limanın etrafından dolaşıp tepedeki deniz fenerine çıktım, kasabanın caddelerinde yürüyerek renkli İzlanda evlerinin fotoğraflarını çektim. Bu arada kaldığım hostelde Çinli bir gencin Walter Mitty’den esinlenip İzlanda’ya geldiğini öğrendim. İnternetten araştırmış, bir çiftlikte kalacak yer ve yemek karşılığı gönüllü bir iş bulmuş. Filmi ben de beğenmiştim, özellikle İzlandalı Of Monsters and Men grubunun şarkılarının kullanıldığı kısımlar İzlanda’nın nefes kesen manzarasıyla bütünleşince beni zaten gitmek istediğim İzlanda için epey gaza getirmişti, ama bu Çinli arkadaş kadar gözümü karartmamıştım. Bir müddet kalıp çok pahalı İzlanda’yı gezmek için güzel bir yol bulmuş kendisine. İnsanın hayallerini gerçekleştirmek için içinde bulunduğu kısıtlamalardan çıkıp kendine çözüm yolu bulması takdir edilesi.

Snæfellsnes Rotası – 1. Gerðuberg (Gerduberg)  2. Ytri Tunga Sahili  3. Arnarstapi Köyü  4. Lóndrangar Kıyıları  5. Djúpalónssandur Sahili 6. Kirkjufell Dağı  7. Stykkishólmur

Batı İzlanda ile ilgili detaylı bilgiye bu broşürden erişebilirsiniz.

(Bu tura Reykjavík Excursions ile katıldım. Bu tur sadece çarşamba ve cumartesi günleri düzenlenmekte. Rehberimiz bölge konusunda çok bilgiliydi.  Reykjavík Excursions ülkedeki en büyük tur şirketlerinden biri ve bu yüzden düzenlediği turlar büyük gruplar halinde oluyor. Küçük grupla gezmeyi daha çok sevdiğim için Snæfellsnes Yarımadası’na bu şirketle değil Iceland Horizon ile gitmek istemiştim. İstediğim şirketin turunda yer kalmadığı için mecburen Reykjavík Excursions ile gittim. Beklediğimden oldukça iyiydi. Büyük şirket olması son dakika yer bulmamı kolaylaştırdı.)

Yöre insanıyla yürüyüş (3. gün)

Lonely Planet’i karıştırırken gözüme Útivist adlı tur şirketi çarptı. Bu şirketin İzlanda’nın farklı bölgelerine yürüyüşler (hiking) düzenlediği ve genellikle İzlandalılar’ın katıldığı yazıyordu. Önceki yazılarımda bahsetmişimdir belki, gezmeye başladıktan bir müddet sonra turist olarak görülecek yerler kadar gittiğim yerlerdeki günlük hayatlar da ilgimi çekmeye başladı. Bu nedenle gittiğim yerde yaşayan arkadaşım varsa önceden haberleşip en azından birlikte bir yerlerde otutup bir şeyler içmeyi teklif ederim. Karşıma çıkan oralı insanların hayatlarını daha iyi anlamaya çalışırım. Amsterdam’da yaşamaya başladıktan sonra bunu yapmayı daha çok sever oldum. Çünkü insan paylaştıkça dünyanın neresinde olursa olsun insanların benzer güzellikler, benzer sıkıntılar yaşadığını görüyor. Bu da yalnız olmadığımı görmeme neden olduğu için hoşuma gidiyor. O yüzden bu tura İzlandalılar ile vakit geçirmek için katılmak istedim.

İnternet sitelerinde İngilizce seçeneği olsa da çalışması sıkıntılıydı. Gezilerin olduğu sayfayı Google Chrome’da İzlandaca açtım ve otomatik olarak İngilizce’ye çevrilmiş halinden katılmak istediğim geziye kayıt olmak istedim. İzlanda kimlik numaram olmadığı için formu doldurmayı başaramadım. Bir kaç yazışmadan sonra e-posta aracılığıyla kaydımı yaptırdım.

Otobüs terminalinde buluşup Vogar’a doğru hareket ettik. Vogar‘dan başlayıp Grindavík‘e kadar 15 kilometre yürüdük. İzlanda millî müzesinde bir sene çalışacak olan Danimarkalı, İzlanda’da bir sene dadılık yapacak Amerikalı ve bendeniz bu yerel yürüyüşe katılmış 3 yabancıydık. 10 İzlandalı ile güzel bir gün geçirdik. 6 saat süren yürüyüş boyunca bir çok şeyden konuştuk. Yürüdüğümüz güzergah İzlanda’ya 1700’lerde yerleşenler tarafından sıkça kullanılırmış. Lava bölgesinde olan bu yolda kayalardan başka pek bir şey yok. Ama ilginç olan bu kayaların üzerinde yıllardır yürüyen ya da atla geçen insanların oluşturduğu oyuklar. Kayanın üzerine basa basa şeklinin değişebileceğini hiç düşünmemiştim. Kahve molalarında İzlandalılar’ın ikramları bizi mutlu etti. Ayrıca bir “berry” çeşidi daha öğrenmiş oldum: crowberry! Kaya parçalarının üzerini kaplayan kısacık iğne yapraklı bitkinin meyvesi ölü görünen bu topraklarda alışkın olmadığım bir hayat olduğunun kanıtıydı.

Yürüyüşün sonunda İzlandalılar kendilerini İzlanda’ya özgü dondurma yiyerek ödüllendirdiler :)

South Shore (4. gün)

Bu geziye başlamak için yaklaşık 2 saat yol katetmek gerekti. Haritadaki kadar küçük olmadığını gezince daha iyi anladım. Ülkenin ıssızlığını ve boşluğunu hayal edebilmeniz için şu bilgiyi vereyim: İzlanda yaklaşık 100.000  km2 ve nüfusu 300.000. Yani 1 km2‘ye 3 kişi düşmekte.

Bu turda Eyjafjallajökull‘un eteklerinde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bir ailenin Avrupa hava trafiğini kitleyen meşhur patlama öncesi ve sonrası hayatlarını anlatan belgeselin gösterildiği ziyaretçi merkezi görülmeye değer.

Seljalandsfoss’un arkasında

İzlanda’da volkanik toprakta ağaç yok (zaten gördüğümüz ağaçlar İzlanda’ya sonradan getirilmiş, aynı şekilde koyunlar ve atlar gibi). Kendine has çoraklığı olan bu topraklarda birden tepenin üzerinden fışkıran şelaleleri görmek olağanüstü bir duygu. Belki kocaman değiller ama her yerden karşıma çıkmaları harika! Skógafoss‘u yanına kadar yürüyebildiğim için, Seljalandsfoss‘u da arkasından dolaşabildiğim için çok beğendim.

Dyrhólaey Sahili, İzlanda’daki en tehlikeli sahillerden biri. Güçlü ters akıntılar yüzünden bir çok balıkçı hayatını kaybetmiş burada. Hatta kamp yapacaklar için bu bölgede gecelemenin yasak olduğuna dair tabelalar bulunmakta. Siyah kocaman kumsal masmavi okyanusla alışık olmadığım iki rengi bir araya getirmişti. Epey ileride karşımdaki yamaçta dinamik rüzgarda yelken uçuşu yapan iki yamaç paraşütü gördüm. Bir dahaki ziyaretime uçacağım yeri de gözlerimle görmüş oldum böylelikle.

İzlanda’da buzulları ayrıca görmek istemesem de turun bir parçası olduğu için Sólheimajökull buzuluna uğradık. İlginizi çekiyorsa buzulların üzerinde yürümek için özel turlar mevcut. Buzullar üzerlerindeki küller yüzünden Patagonia’dakiler kadar etkilemedi beni. Vikingler’in buzulların üzerindeki karartıları görüp hayalet gördüklerini sanmaları üzerine etrafta dolaşan hikayeler varmış. Sonuçta elflere ve hayaletlere inananlarla dolu bir ülke İzlanda, normal :)

South Shore Rotası – 1. Eyjafjallajökull Ziyaret Merkezi  2. Skógafoss  3. Dyrhólaey Sahili  4. Vík Kasabası  5. Sólheimajökull Buzulu (glacier)  6. Seljalandsfoss

(Bu tura Iceland Horizon ile katıldım. Tripadvisor’da okuduğum iyi yorumlar ve uygun fiyatlar beni bu şirkete yönlendirdi ama gitmeden 1 hafta önce  yazışmama rağmen sadece South Shore gezisinde yer bulabildim. Şirketin sahibi ve gezimizin rehberi David, İzlanda ve rotamızla ilgili çok güzel bilgiler verdi gezi boyunca. Çok memnun kaldım.)

Aklımda kalan diğer detaylar

  • Japonya’ya pahalı diyenler İzlanda’yı süper ötesi pahalı bulabilir. Japonya gezi yazımda bahsetmiştim Japonya aslında abartıldığı kadar pahalı değil diye. Ama İzlanda gerçekten pahalı. Kamp yapmak, grup halinde gelip araba kiralamak çok çok tasarruflu olur. Elimi neye attıysam pahalıydı. Mümkün olduğunca günlük gezilere sandviç, kuruyemiş ve meyve götürdüm. Akşamları da özel bir yerde yemedikçe hostelin mutfağında yemek yaparak masraflarımı dengelemeye çalıştım.
  • Adadaki tek ucuz şey hatta bedava olan şey su. Hostelde resepsiyondaki görevliye “Çeşme suyu içilebiliyor mu?” diye sordum. “Sularımız buzullardan gelmekte, afiyetle güvenle içebilirsiniz!” cevabını aldım. Hayatımda içme suyuna bu kadar güvenen ve böyle tasvir eden biriyle karşılaşmamıştım.
  • İzlanda doğasıyla harika bir yer ama gezdiğim zaman zarfında sürekli “Adada yaşamak nasıl bir duygudur? Burada yaşabilir miyim?” diye düşündüm. Kışın alacakaranlıkla beraber gelen karanlık ve adanın kısıtlı ve başka şeylere bağlı olması sonsuzluğun içinde bir kafesi çağrıştırdı. Karayipler bile olsa adada yaşama fikri bana sıcak gelmiyor. Güneş görmeden bir adada İzlanda olsa bile yaşayamam sanırım.
  • Kredi kartı hemen hemen her yerde, banka kartı (debit card) ise bir çok yerde geçmekte. Paranızı İzlanda kronuna çevirmenize gerek yok. Belki bahşişler için belli miktar nakit bulundurmak faydalı olabilir.
  • Reykjavík sokaklarında gezerken tam “Hayret! Bir Türk girişimci gelip de burada bir döner dükkanı açmamış.” diyordum ki başkentin en işlek caddesinde Durum diye bir mekan gördüm. Menüsünde döner ve kısır vardı. Merak ettim, içeri girip görevliye sahibinin nereli olduğunu sordum. Adam Türk bayrağını gösterdi. Sahibi dükkanda olsaydı tanışmak isterdim. Hangi rüzgar onu buralara atmıştı acep? Yan dükkanı da Meze diye bir restoran, Türk yemekleri satılmakta.
  • İzlanda’ya WOW Air (sadece yaz aylarında hizmet veriyor) ve Norwegian ile uygun fiyata uçabilirsiniz.
  • Bu video da bana bir dahaki sefere yamaç paraşütümle İzlanda’ya gitmek için hatırlatma notu olsun:

Paragliding Iceland 2014 from Döner Möllensen on Vimeo.

Haydi!

Bu gezi yazımı okuduktan sonra The Secret Life of Walter Mitty (2013)’yi izleyin. Üstüne Of Monsters and Men’in Dirty Paws şarkısını dinleyin tekrar tekrar. İnanıyorum İzlanda planlarınızı öne çekmede etkili olacaktır :)

Sağlımıza ve hayallerimizin gerçekleşmesine! :)

(Vişne Kiraz, Ekim 2014)

Bu yazı 22 Ekim 2014 tarihinde Radikal Blog‘da yayınlanmıştır.

34 Responses to “Buzlar ülkesi İzlanda”

  1. Serkan Ergün

    İzlanda’nın Avrupa turizminde hak ettiğinden daha aşağılarda bir yerlerde olduğunu biliyordum ama yazınızı okuduktan sonra daha fazla ikna oldum. İlk etapta buzlarla kaplı bir ülkede beklerken muhteşem doğasıyla insanları fazlasıyla şaşırtıyor olsa gerek. Ama doğrusunu söylemek gerekirse İzlanda’nın o denli pahalı bir yer olduğunu hiç tahmin etmezdim. Çok güzel bir gezi yazısı olmuş, elinize sağlık:)

    Serkan Ergün
    METU-MAN 93

    Cevapla
    • visnekiraz

      Çok teşekkür ederim Serkan Hocam :)
      TR gibi coğrafi çeşitliliğin çok olmadığı bir adada ihtiyaçların pek çoğu ithal ediliyor. Bu yüzden pahalı. Adada çok fazla insan yaşamasa da balıkçılık ve turizmden kazandıkları paraları yurtdışına harcıyorlar.

      Cevapla
  2. ugur

    Tesekkurler visne kiraz. Bende biraz asagida yasiyorum. Enteresan olan AB uyesi olmayan Nordic ulkelerinin pahali olusu. 350 bin nufuslu ulkede 110 civarinda Turk var. Bir restorant ve kucuk bir kafeleri bulunmakta. Kisa seyahatinizde bizim insanlarimizla karsilasmaniz sizi sasirtmasin. Genel kural dunyanin her yerinde mutlaka bir Turk vardir ve mutlaka basarili isler yapmaktadirlar.. izlanda seyahatini bu kadar kapsamli ve ilgi cekici sekilde cok guzel anlatmissiniz. Tebrik ederim

    Cevapla
    • visnekiraz

      Uğur Bey,
      Esas ben teşekkür ederim. Artık oralı olarak bunu sizden duymak çok güzel. Ha ha o kural kesinlikle doğru, o yüzden gözlerim bir Türk arıyor dünyanın farklı yerlerinde. Hangi rüzgar atmış onları oraya merak ediyorum. İzlanda’nın tadını çıkarın yerime de :)

      Cevapla
  3. The Kitchen Crashers

    Visnekiraz, bizimkinden cok daha kapsamli bir gezi yapmissin, Izlanda’nin hakkini vermissin, harikasin! Biz ikinci kez gitmeyi kesinlikle dusunuyoruz, gezmedigimiz yerlerin notlarini, tuyolarini senden alacagiz :) Ayrica Kuzey Isiklarini gormene de cok sevindik, o tarihler ugurlu demek ki.. Sevgiler!

    Cevapla
    • visnekiraz

      Seda ve Hakan,

      Çok teşekkür ederim. Size hangi tarihlerde gittiğinizi sorduktan hemen sonra cevap vermeniz beni çok mutlu etmişti. Ekimin ikinci haftasını duyar duymaz günler kısalmadan havalar bozmadan biletlerimi ayarladım. İyi de yapmışım. Kesinlikle ikinci kez gidilmesi gereken bir yer. instagram’daki profesyonel fotoğrafçılar İzlanda fotoğrafı paylaştıkça not alıyorum ben de. Seve seve onları da paylaşırım siz gitmeden önce.

      Sevgiler,

      Not: Burada Seda’nın önden koşturup kareyi boş yakalamaya çalışması hiç yabancı gelmedi :)

      Cevapla
  4. Gökhan

    Eline ayağına sağlık, hem çok güzel gezmişsin hem de çok güzel yazmışssın. Özellikle İzlandacanın meşhur harf kombinasyonlarına verdiğin özen bile bu yazıyı başyapıt yapar. Benim de ilk fırsatta aklımda olan bir destinasyonu senin ağzından dinlemek çok iyi oldu. Blue lagoon için havaalanı yolu tipini akılda tutmakta fayda var sanırım.

    Gökhan

    Cevapla
    • visnekiraz

      Çok teşekkür ederim Gökhan, çok mutlu oluyorum böyle güzel yapıcı eleştiriler aldıkça.

      Keza haftasonu pijama atlet TV önünde vakit geçirmeyi seven bir mentaliteden “Yahu insan ne diye gider İzlanda’ya? Üşenmiyor musun? Nasıl bu kadar para buluyorsun?” vb. yorumlar duyunca içim sıkılmıştı. Bilmeden eleştiren ve gezmeyen Türkler ile böyle paylaşımlar yapmak hiç hoşuma gitmiyor. Hostelde kaldığımda yine farkettim gezmeyen toplumlardan biri de Türkler. İmkan versen de nasıl ekonomik bir tatil yaptığını anlatsan da gezmez bu kafa. Ama takdir etmek yerine ahkam kesmeyi sever ya da insanların enerjisini kırmayı bir çok konuda olduğu gibi. Bu yüzden bunun biraz kıskançlık dışavurumu olduğunu düşünüyorum. Destek yerine köstek olmak. Neyse içim şişti yine :(

      Dünyanın neresinde olursa olsun yeni yerler görmekten heyecananlarla paylaşmak en güzeli!

      Cevapla
      • Batur

        Merhaba Visne abla ben gene Batur asagida dun. i yorum atmisdim, herhalde okumamissin henuz. Umarim ilk asagidaki
        , sonra bu yorumu okursun.
        Aynen bende sana katiliyorum. Dunyada bence cok azan gezen millet biz olmussuk, halbuki Osmanlida gezenlere tesvik vardi, fakat simdi tam tersi. Gezmek yeni yerleri gormek parani ona harcamak aptalca bisey gibi olusmus insanlarimizin aklinda. Sen bosver onlari, gez gör dunyayi. Insan dunyanin nekadar guzel bir sanat oldugunu anliyor. Ayrica asagida paylasmis oldugun film ben cok oncesinden izlemisdim, fakat inan bana senin bu fotograflarin ve yazilarin daha cok tesvik ediyor insani.

        Cevapla
  5. Seyahat Meraklisi

    Facebookta o mavi renkli goldeki videonuzu gordugumde, biraz kiskanmistim ama bir de uzun suredir bucket listimde yer alan aurora borealis izlediginizi ogrenince sanirim kiskancliktan catlayacak gibi oldum! =)

    Cok guzel yerler, ardindan bizleri de gezmeye kiskirtan, bekledigimiz o harika yazilar. Izlanda’nin da atlanmamasi gereken bir yer oldugunun farkina varmamizi sagladin sevgili visnekiraz.

    Bu arada kazaya uzuldum, gecmis olsun. Bana yamac parasutu yasak ancak Alpler’de kayak yapmak da bucket listimde duruyor. ;)

    Cevapla
    • visnekiraz

      Çok teşekkür ederim Seyahat Meraklısı :) Hafif sızım kaldı ama sahalara geri döndüm çok şükür. İzlanda izlenimlerini merakla bekliyorum. Alpler’de ilk kayak deneyimimi geçen sene Valloire’de yaşadım Fransa kısmında. Adamlar kayak köyleri kurmuşlar. Memnun kaldım, tavsiye ederim.
      http://www.valloire.net/uk/index-winter.aspx

      Not: Bu sefer senin yorumlar TR karakter sorunsalı yaşamakta, gözümden kaçmadı ;)

      Cevapla
      • Seyahat Meraklisi

        Hani yorumlarimdan birisinde bir arkadasim da Turkce karakter’leri yazmaz demistim ya, iste o arkadasim benim. =) O yorumlarimda Turkce karakterleri kullanmaya dikkat etmistim, simdi ozume dondum. :)

        Kayak konusundaki tavsiyelerinizi not ettim. Bakalim hangi kis gerceklestirebilecegim, zaman bize gosterecek. ;)

        Cevapla
  6. zep

    merhabalar ben blogunuzu googleda arastırırken izlandayı buldum ben iskandinavya ülkelerine asık biri olarak tek gitmedigim yer izlandadır izlandada kac gun kaldınız 1 hafta yeterlimidir ayrıca anlamadıgım bir tur vasıtasıylamı gıttınız turkıyedenmı ayarladınız yoksa ordakı varolan turlaramı katıldınız kaldıgınız hostelin adı cok detaylı okuyamadım kusura bakmayın martta gitmeyi planlıyorum northern lıghts icin bılgılendırırsenız cok sevınırım tesekkurler sımdıden

    Cevapla
    • visnekiraz

      Merhaba zep,

      – Net olarak 4.5 gün geçirdim İzlanda’da. Yetmez ama evet :) Ülke güzel ama pahalı, bütçen yettiği kadar kal bence. 4.5 günde temelde görmem gereken bir çok şeyi gördüm, o açıdan yeterli.
      – Tek başıma Amsterdam’dan gittim ve oradaki günübirlik turlara katıldım. Arkadaşlarımla gitsem kesinlikle araba kiralayıp kendim keşfetmeyi tercih ederdim. Tabii Kuzey Işıkları hariç. Kuzey Işıkları konusunda uzman olmadığım için nerede nasıl görürüm bilemeyeceğimden en azından ilkini bir rehber eşliğinde görmek isterdim.
      – Hlemmur Square Hosteli’nde kaldım.
      – Mart Kuzey Işıkları’nı görmenin mümkün olduğu aylardan. Umarım görürsün. Dolunay zamanı gitmemeye çalış. Kuzey Işıkları’nı bu yazıda yazdım detaylı olarak, tekrar burada yazmam gereksiz olur. Yukarıda ilgili kısmı okuyabilirsin.

      İzlanda’nın tadını çıkarman dileklerimle…

      Cevapla
  7. Burak

    Merhaba

    Bu sene ki fotograf gezisi için İzlanda’ ya gitme kararı aldıktan sonra blogunuza denk geldim ve hemen hemen hepsini okudum. Anladıgım kadarıyla ekim ayında izlanda’ya gittiniz. 4.5 günlük izlanda gezinizin maliyeti ne kadar acaba ? hostel fiyatları nelerdir. 600-800 arası izlanda gidiş geliş uçuşu buldum ve bu fiyat gerçekten iyi bir fiyat olması lazım. Beni korkutan miktar hayatın orda ne kadar pahalı oldugu. Araç kiralayıp gezmek istiyorum. Bunun hakkında bir bilginiz var mı acaba ? Dige yandan turlara katılmadan izlandayı gezmek mümkün mü ?

    Cevapla
    • visnekiraz

      Merhaba Burak,
      Kusura bakma, ancak şimdi yazabiliyorum.
      – Hostel : 6 kişilik odada gecelik 30€ ödedim. Hlemmur Square Hostel
      – Uçak : THY millerin varsa Oslo’ya millerle uçup, Norwegian Airlines ile çok hesaplı uçabilirsin. Oslo’dan gidiş dönüş 100€’ya çok rahat bilet bulursun eğer erken alırsan biletini. THY de 120€ vergi ve 20.000 mil ister.
      – Araba : Günlük 50€ civarıydı, bunun yakıtı da var. Ben tek olduğum için tutamadım. 4-5 kişi olsa araç kiralama çok keyifli olur. Adada çok yol yok zaten, tabelalar ve yollar iyi. Tura gerek yok dediğim gibi tek sıkıntı günlük maliyet. Eğer merkezde kalacaksan ücretsiz araba park yerlerini kaldığın yerden öğren mutlaka.
      – Yeme içme : Bunda da günlük en azından 20-30€’yu gözden çıkarmak gerek. Yemek yapmak çok tasarruf ettiriyor.
      Umarım faydalı olmuştur bu bilgiler.
      İyi gezmeler şimdiden :)

      Cevapla
  8. Batur

    Merhaba Visne abla ben Izlandanin binevi komsu olan Danimarkada yasiyorum ismim Batur. Efendim Izlandayi görmek hele o adeta denizde bulunan sicak suya kendimi birakmak bi hayalim. Bide siz boyle bölgenin guzellikleri oyle vuzel anlatmissinizki, insanin norwegiandan hemen bi bilet alasi geliyor. Ablacim evet gitmek istiyorum fakat boyle ilk olunca acemilik oluyor. Gidince malum dediginiz gibi kalabalik olunca araba kiralayabiliyoruz. Nereye gidicegimi fazla bilemiyorum. Danimarka sitelerinden az bucuk arastirdim Misal Blue Laguna savunasi varmis 490 danimarka kronu( yaklasik 180 lira) Sizce pahalimi. Orda alsam misal daha ucuza kaparmiyim? Aklimda eger gidersem Savunaya girmek, atlarla cografi seyahat, buzullari gormek var bide bir gun otelimden cikip spor ayakkabimi alip kulagimi muzik delice kosmak istiyorum kosudan sonrada blue laguna atmak istiyorum kendimi. Sizce bunlara kac gun ayarlamaliyim. Aklimdan gecen 12 gun felan.
    Abla bide bu turlar varmis, ben danimarkaca konusabildigim icin diyorum hic tura gerek yok. Atlarim arabaya gps vururum adresi gidecegim yere ucuza giderim diye dusunuyorum? Araba ile seyahat heryere mumkunmu sizce? Misal Rejkjavikden Blue Lagunaya, daglara felan. Simdiden yardiminiz icin cok tesekkurler, kusura bakmayin boyle cok uzun yazdim. En icten dileklerim ile iyi geziler maceralar.
    NOT:Gitmek isteyen arkadaslara burdan sesleniyorum, bu macerayi yasamak istiyorsaniz neden beraber olmasin, hem araba kiralama fikride daha cazib olur, ayrica dil acisindanda bi problem olmaz, oradakiler danca konusabiliyor.

    Cevapla
    • visnekiraz

      Batur merhaba,
      – Blue Lagoon’un sayfasında fiyatları kontrol edebilirsin. Ben en basic olanı 35 Euro’ya aldım, girdim. Gayet yeterliydi. Buna göre kıyaslayabilirsin orada sunulan ücretleri.
      – 12 gün yeter de artar :)
      – En güzeli yazdığım gibi arabayla insanın kendinin keşfetmesi. Kuzey ışıkları dışında tura ihtiyaç yok bence. Yollar iyi durumda ve az sayıda, hiç merak edilecek bir şey yok.
      İyi gezmeler olsun şimdiden…

      Cevapla
  9. gaydin

    Merhaba,
    Çok güzel bir yazı olmuş. Temmuz’da gideceğiz ama araba kiralamak için trafik akışını öğrenmek istiyorum. Türkiye ile aynımıdır?

    Cevapla
  10. bengü

    yazınız süper özetleyici olmuş. fotoğrafların altına tur rotalarını ve firmalarını paylaşmanız çok işime yaradı.
    elinize sağlık.

    Cevapla
  11. Ebru Kılıç

    Merhaba Vişne! Yazılarını ve gezilerini severek takip ediyorum. Sayende gerçekten çok faydalı bilgier ediyorum Seyahat planlarımızı şekillendirmemizde ciddi bir katkın oluyor. Çok teşekkür ediyorum, eline kalemine sağlık.. Bu arada önerinle İceland Horizon ile Golden Circle turuna katıldık ve küçük bir ekiple gezmek benim de çok hoşuma gitti. Bir de Eylül ayında gitmemize rağmen şansımız iyi gitti ve kuzey ışıklarını yakaladık. İzlanda muhteşem bir doğa, tek kelimeyle bayıldık..

    Başka gezi notlarında buluşmak dileğiyle! Sevgiler.. :)

    Cevapla
    • visnekiraz

      Çok teşekkür ederim Ebru, kırmayıp yorumlarını burada da yazdığın için ayrıca teşekkür ederim. Daha nice güzel keyifli gezilere :)

      Cevapla
  12. Tumay

    Harika bir gezi yazısı olmuş .Paylaştığınız için teşekkürler .Subat ayı 25. Evlilik yıldönümümüzde gitmek istiyoruz kuzey ışıkları ve cevre için. Önerirmisiniz. Çok karlı buzlu olacağı için 60 yaşlarında çift olarak endişe ediyorum

    Cevapla
    • visnekiraz

      Çok teşekkür ederim. Turla gezeceğiniz için gezdiğiniz yerler arasında otobüste ısınırsınız. Kaplıcalar çok iyi gelir. Bence gitmelisiniz, zorlanmassınız :)

      Cevapla
  13. Nur Yamac

    Merhabalar,
    Ben de Temmuz’da Izlanda’da olacagim. Yalniz gidiyorum ve kamp alanlarini merak ediyorum aslinda. Sert ruzgarlarin kampcilari zaman zaman zor duruma soktugu ile ilgili bilgi edindim. Siz Reykjavik’den sadece gunluk turlara katildiniz sanirim, degil mi? Solo traveller’lar ile ilgili bilgi edindiniz mi acaba? Otostop ve kampingle ilgili denk geldiginiz birileri varsa benimle paylasabilir misiniz duydugunuz deneyimleri? Zira, benim zamanim bol, diger bolgeleri de gezip, gittigim yerlerde camping alanlarinda kalmayi dusunuyorum. Kaybolur eder miyim, o denli zorlar mi bunu ogrenmeye calisiyorum :)
    Geziniz bol olsun,
    Tesekkurler :)

    Cevapla
    • visnekiraz

      Merhaba Nur,

      Ben ekim ayinda Izlanda’daydim. O yüzden yaz kamplari nasil bilmiyorum. Ada cok kalabalik degil o yuzden otostop sansi yalnizca cevrede dolanan turistlerle yapilabilir ama onlar da muhtemelen arabayi doldurmus olabilir. Benim gordugum kadariyla arabanin uzerine kurulan cadirlar yaygin. Araba kiralama sansiniz varsa onu deneyin derim. Dikkatli olmak sartiyla oldukca guvenli bir yer. Ama cok pahali. Butceniz buyukse sikinti olmaz ama dedigim gibi orada hostelde birileriyle grup olarak araba tutmak daha iyi olabilir.

      Izlanda’nin tadini cikarin.

      Selamlar :)

      Cevapla

visnekiraz için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Basic HTML is allowed. Your email address will not be published.

Subscribe to this comment feed via RSS